30 Nisan 2020 Perşembe

OPPA Programlama Dili



     Türkçe tasarlanan OPPA karmaşıklıktan uzak, kullanıcının rahatlıkla kodlama yapabileceği bir programlama dilidir. Bu dilde değişkenlere atanan değerler ve fonksiyonlar tip tanımı olmadan tanımlanır. Komut satırlarını birbirinden ayırmak için alt satıra geçmek yeterlidir. Kullanıcıdan değer almak için değişkenin başına “!!”, bir değişkenin içindeki değeri ekrana yazmak için ise değişkenin başına “$” yazılır. Yazdırma işlemi tırnak işareti ile belirtilmelidir.
     Aşağıda görüldüğü gibi “Başla” ve “Bitir” kelimeleri arasında program yazılır. Fonksiyonlar ise programın başında (“Başla” komutundan önce) tanımlanır. Fonksiyon gövdesi de “Başla” ve “Dur” kelimeleri arasında yazılır. Bir değer döndürecek fonksiyonlarda “gönder” anahtar kelimesi ile değer ana programa gönderilebilir. Fonksiyon parametreli veya parametresiz olarak tanımlanabilir.
      Değişken adları “toplam” gibi sadece kelimeden oluşabileceği gibi “uzunluk21” gibi sayı da içerebilir. Ancak bir değişken adı sayı ile başlayamaz. Ayrıca anahtar kelimeler değişken adı olarak kullanılamaz.
     Diziler harf, kelime, rakam ve sayı tutabilir. Elemanlar birbirinden “,” ile ayrılır. Örneğin: “A(1,2,3)” dizisi gibi…
     Döngüler iki türlü tanımlanabilir. Eğer döngüde başlangıç ve bitiş değeri varsa ve artış veya azalış miktarı belli ise sınırlı döngü tanımlayabiliriz. Örneğin “Dön 10 ile 0 arası -2 adım” gibi tanımlanabilir. Bu örnekte görüldüğü gibi negatif verilen adım sayısı başlangıç değerinden adım sayısı kadar azalarak bitiş değerine ulaşmayı hedefler. Diğer döngü tanımında ise verilen mantıksal ifade şartı sağlandığı sürece döngü devam eder. Örneğin ”Dön (sayı<10) ise” şeklinde tanımlanır. Döngü bitiminde “Döngü sonu” ifadesi yazılarak döngünün bittiği belirtilir.
     Koşul ifadeleri parantez içinde belirtilen şartın gerçekleşmesi durumunda belirtilen komutları işletir. Koşul ifadelerinin tanımında bulunan “Değilse” ifadesi ise belirtilen şartların gerçekleşmemesi durumunda belirtilen komutları işletir. Örneğin “Eğer (not ==100) ise”… “Eğer sonu” ifadesi yazılarak koşul ifadesinin bittiği belirtilir.

OPPA Programlama Dilinin Sözdizimi Kuralları


<program> -> Başla  <komutlar> Bitir

<komutlar> -> <komut>  | <komut>  <komutlar>

<komut> -> <değer>=<ifade> | <eğer> | <döngüler> | yazdır “$<değer>” | oku !!<değer> |
 <gönder><değer>  | yazdır <fonksiyon> | <fonksiyon>| <dizi tanımla>|yazdır “<kelime>”

<ifade> -> <değer><işleç><değer> | <değer> | “<kelime>” | <sayı> | <fonksiyon> | 
                  <sayı><işleç> <sayı> | <değer><işleç><sayı> | <sayı><işleç><değer>

<değer> -> <kelime><işaretsiz sayı> |<kelime>

<eğer> -> Eğer (<mantıksal ifade>) ise  <komutlar>  Eğer sonu |
                 Eğer (<mantıksal ifade>) ise <komutlar> Değilse  <komutlar> Eğer sonu

<döngüler> -> <sınırlı döngü> | <döngü>

<sınırlı döngü> -> Dön <sayı> ile <sayı> arası <sayı> adım  <komutlar> Döngü sonu

<döngü> -> Dön (<mantıksal ifade>) ise  <komutlar> Döngü sonu

<dizi tanımla> -> <değer>(<sayı dizisi>) | <değer>(<kelime dizisi>)

<sayı dizisi> -> <sayı> | <sayı>,<sayı dizisi>

<kelime dizisi> -> “<kelime>” | “<kelime>”,<kelime dizisi>

<fonksiyon> -> <fonksiyon başı>  <fonksiyon gövdesi>

<fonksiyon başı> -> fonksiyon <değer> | fonksiyon <değer>(<parametreler>)

<fonksiyon gövdesi> -> Başla  <komutlar> Dur

<parametreler> -> <değer> | <değer>,<parametreler>

<mantıksal ifade> -> <değer><karşılaştırma işareti><değer> | <mantıksal ifade> ve
                              <mantıksal ifade> | <mantıksal ifade> veya <mantıksal ifade> |
                              <değer><karşılaştırma işareti><sayı>

<kelime>-> <harf>|<harf><kelime>

<harf> -> a | b | c | ç | d | e | f | g | ğ | h | ı | i | j | k | l | m | n | o | ö | p | r | s | ş | t | u | ü | v | y |               z | A | B | C | Ç | D | E | F | G | Ğ | H | I | İ | J | K | L | M | N | O | Ö | P | R | S | Ş | T | U |             Ü | V | Y | Z

<karşılaştırma işareti> -> == | != | < | > | <= | >=

<işleç> -> + | - | * | / | % | ** | //

<sayı> -> +<işaretsiz sayı> | -<işaretsiz sayı> |<işaretsiz sayı>

<işaretsiz sayı> -> <rakam> | <rakam > < işaretsiz sayı >

<rakam> ->0 | 1 |  2 | 3 | 4 | 5 | 6  | 7 | 8 | 9

<anahtar kelimeler> -> Başla | Bitir | Dön | ise | arası | Döngü sonu | Eğer | Değilse | Eğer sonu | ile | yazdır | oku | ve | veya | Dur | fonksiyon | gönder


OPPA ile Hipotenüs Hesaplama Programı


Fonksiyon hipHesapla(x,y)
                Başla
                xKare=x**2
                yKare=y**2
hipKare=xKare+yKare
hip=hipKare//2
gönder hip
Dur
Başla
                Yazdır “Üçgenin dik kenar uzunluklarını giriniz.”
                oku !!sayı1
oku !!sayı2
                hipotenüs=hipHesapla(sayı1, sayı2)
                yazdır “hipotenüs=$hipotenüs”
Bitir


3 Nisan 2020 Cuma

Kolay Maske Dikimi

  Evde koruyucu maske yapabilmek için evinizde bulunan herhangi bir materyalden faydalanabilirsiniz. Bu materyalleri doğru şekilde ve oranda kullanmak, sizi belirli oranda virüslerden ve virüsü çevreye yaymaktan koruyacaktır. Burada en önemli şey virüslerin çevreye yayılmaması olduğu için, el yapımı maskeleri daha çok virüsün yayılmasını önlemek amacıyla kullanabilirsiniz. Yapılan bir araştırmaya göre (buradan bakabilirsiniz) el yapımı maskeler ile cerrahi maskelerin virüsleri geçirme oranı aşağıdaki görselde bulunuyor. Bilim adamları 0.02 Bakteriyofaj MS2 parçacıklarını (koronavirüsten beş kat daha küçük) test etmişler. 
  


  Hangi kumaşı kullanmak isteyeceğinize bu tablo yardımıyla karar verebilirsiniz. Benim elimde kullanmadığım pamuk karışımlı bir T-shirt vardı ve onu kullandım.

  Öncelikle belirtmeliyim ki çok iyi dikiş diken birisi değilim ama maske kullanımı zorunlu hale geldiği ve devlet tarafından karşılanmadığı için günümüzde tek kullanımlık maskeye ulaşmak zorlaştı. Ben de kendi maskemi kendim diktim. Hiç yoktan iyidir diye düşünüyorum. Çift katlı maske dikmeyi tercih ettim. İsterseniz tek katlı da dikebilirsiniz ya da diğer katı için farklı bir kumaş kullanabilirsiniz.


Malzelmelerim :




  Maskeyi kulağa tutturmak için iki adet bağcık veya lastik gerekiyor. Ben uzun iki ip kullandım ve maskeyi diktikten sonra bağladım. 26x14 cm iki adet bez parçası (çift katlı maske olması için), iğne, iplik ve makas...


26x14 cm
26x14 cm bezi sola doğru ortadan ikiye katlayalım. Bu işlemleri isterseniz bezlerin ikisini üst üste koyarak, isterseniz de ayrı ayrı yapabilirsiniz :



   Bu sefer de aşağıdan yukarı doğru ikiye katlıyoruz. Elimizde dört katlı bir bez olacak.




  İşaretli yerlerden bezi keselim. Bu işlem maskenin yüzümüze oturması için gerekli.


Maskeye şeklini verdik sayılır. Elimizde iki adet aşağıdaki parçadan olmalı.




İki bezin, ayrı parçalar halinde, V kısımlarını dikiyoruz. Yani sola doğru ikiye katlayıp pembe çizgilerden birleştireceğiz. Böylece maske, burnumuza ve çenemize oturacak.



  Dikişli kısımları dışta kalacak şekilde bezleri üst üste getirip alt ve üst kısımlarını dikelim. bağcıkların olduğu yerler açık kalacak çünkü dikişlerimizin görünmemesi için ters yüz edip bağcıkları öyle dikeceğiz.



   Bu şekilde diktikten sonra aşağıdaki gibi elimizi bezin yanındaki boşluktan sokup bezi ters çevirelim.

Bağcıkları yandaki boşluklara yerleştirdikten sonra bezin sağ ve sol kenarlarını dikelim.



  Maskemiz hazır! Ben bağcıkları aşağıdaki gibi bağlayıp düğüm kısmını maskenin içine sokuşturdum. 


1

2

3

  Peki bu maskeleri nasıl kullanacağız?

  Burada anlatmışlar. Ellerimiz temizken, kulağa taktığımız kısımdan takıp çıkartmalıyız. 
El yapımı bir maskeyi 3 saatten fazla takmamalıyız. 

  Ben dışarı çıkmak zorunda olduğumda eve gelene kadar maskeye dokunmuyorum. Hiç 3 saat veya daha fazla dışarıda kalmadım ama o konuda da yedek maske taşınabilir diye düşünüyorum. Eve gelince maskeyi yıkayıp kurutuyorum. Tekrar kullanmadan önce de ütülüyorum.  

  Son günlerde meşhur olan bir slogan var. Maske takarak, "sen beni koruyorsunben seni koruyorum."


30 Mart 2020 Pazartesi

CISC Mimarisi ve RISC Mimarisi Karşılaştırması




Komut Kümesi

  Bir bilgisayarın komut kümesi, programcının makineyi programlarken kullanabileceği ilkel emirleri veya makine komutlarının tamamının oluşturduğu kümeyi belirtir.

  İşlemci tasarımındaki komut seti mimarileri geçmiş tecrübeye dayanarak iki ekol üzerinde geliştirilmiştir. Bunlar RISC ve CISC mimarileridir.

RISC vs CISC 
  • RISC’te load/store komutları vardır, CISC’te bunlara ilave komutlar da vardır.
  • RISC’te komut uzunlukları sabittir, CISC’te komut uzunlukları sabit değildir.
  • RISC’te komutlar basittir, CISC’te komutlar karmaşıktır.
  • RISC’te program derlenince daha fazla komut olacağından CISC’e göre daha fazla alan kaplar.
  • RISC daha hızlıdır.
  • CISC’te daha fazla transistör kullanılır. Dolayısıyla daha geniş alan ihtiyacı vardır ve daha fazla iş çıkartır.
  • CISC’te eklemeler RISC’e göre daha az maliyet ile yapılır.
  • CISC’te geriye uyumluluk vardır.                                                 

9 Şubat 2020 Pazar

Hashing nedir?




 Gözümüzde canlandırmak için örnek vererek açıklamaya çalışayım. Mesela bir dosyamız var ve bu dosyada bir topluluğa üye olan insanların kayıtlarını tutacağız. Dosyaya kayıtları yerleştirirken ve dosyada arama yaparken kaydın dosyadaki konumuna ulaşmak için Hash fonksiyonu kullanıyoruz. Kayıt bilgileri içinden anahtar seçiyoruz. ID değerleri anahtarımız olsun. Daha sonra dosyanın boyutuna, anahtarların türüne göre fonksiyonumuzu belirliyoruz.

  Hash Fonksiyonunun amacı anahtarlardan ürettiği değerlerin olabildiğince eşsiz olması ve hızlı çalışmasıdır.

  Hash fonksiyonundan çıkan değerlere göre kayıtları dosyamıza yerleştiririz. Tabi her üretilen değer eşsiz olmayabilir. Yani fonksiyon bize birden fazla kayıt için aynı dosya konumunu verebilir. Bu durumda çakışmalar oluşur.

  Çakışmaları önlemek için "Packing Factor"ü azaltabiliriz.








   Çakışmaları daha karmaşık Hash fonksiyonu kullanarak azaltabiliriz.

   Çakışmaların çözümlenmesi için bağlantılı, bağlantısız, dinamik ve statik yaklaşımlar kullanılabilir. Fakat bağlantılı yaklaşımlar fazladan link bilgisi gerektirdiği için diğerlerinden daha fazla yer kaplar.

9 Aralık 2019 Pazartesi

Güne başlarken pozitif olmamı sağlayan olumlu satırlar...



BOLLUK ve BEREKET
Sonsuz kaynak benim içimdedir ve ben onu harekete geçiriyorum
Bolluk ve bereket içindeyim. Bütün ihtiyaçlarımı rahatlıkla karşılayacağım kaynaklara sahibim ve bunu kullanıyorum.
Gürül gürül akan bir çağlayan gibi hayatın nimetleri akıp-gelir sürekli. O çağlayanın içinde neşe ve huzurla yıkanıyor ve doya doya içip-kanıyorum.
Her zaman içimdeki sonsuz kaynakla birlikte olduğumu bilirim. Benim asıl zenginliğim, işte ona sahip olmaktır ve bu duygu bütün zenginliği bana çeker. Bolluk duygusu, sahip olduğum şeyler dolayısıyla hissettiğim bir şey değildir. 
Varlığımın kendisi zaten ihtiyaçtan uzaktır. Temizlenmek ve gelişmek ve olgunlaşmak için çıktığım bu yolda, benim için en uygun araçlar her zaman yolumun üzerinde beni bekler.
Hayatımda bol sevgi, bol para, yeterli zaman ve sonsuz bilgi her zaman mevcut. Onlar tam zamanında karşıma çıkıyorlar. Bende uzanıp onları alıyorum.
Her anımı hayatımın en önemli anı ve karşılaştığım her kişiyi hayatımın en önemli kişisi olarak düşünürüm.
O beni yarattı ve bütün ihtiyaçlarımın garantisini verdi bana. O beni sever. O’nun katında ve yanında özel bir yerim olduğunu bilirim. Şimdi ve gelecekte bütün ihtiyaçlarım O’nun garantisi altındadır.
Çalışarak, üreterek ve paylaşarak yaşadıkça bolluk bana akar. Sahip olduğum bolluğu paylaşırken verdiklerimin bana çoğalarak geri geldiğini bilirim.
Bir elim bana sunulan bolluğu almak için yukarıdaysa diğer elim ihtiyaçta olana vermek için aşağıdadır. Böylece  ben, alma-verme döngüsünü sürdürmüş olurum.
Kimsenin kalbini kırmamaya, hakkını yememeye özen gösteririm. Böylece bolluğun önünü kesecek enerjileri hayatımda barındırmam.
Her günümü neşe, mutluluk ve kahkaha ile doldururum. Her bir saniyeyi bir gün gibi, her bir günü bir hafta kadar verimli yaşarım.
Cebimdeki her bir Lira bin Lira gibi bereketlenir. Ve bin Lira on bin Lira gibi. Her yaptığım işe bütün dikkatimi, bütün sevgimi katarım.
Her ne yapıyorsam en iyisini, en güzelini yaparım. İşim, benim imzam gibidir.
Ve her ürettiğim şey bana birçok zenginlik katar. Çünkü ben ürettiklerimle insanların hayatlarına anlayış, sağlık, umut, konfor ve güzellik katarım. Ürettiklerim onların hayatlarında fark yaratır. Onlar da bana bunun bedelini sevinçle ve bolca öderler.
Bu arada gereksiz israftan, boşuna ve gösterişe yönelik harcamadan kaçınırım. Çünkü bilirim ki Tanrı israftan hoşlanmaz.
Gereksiz harcamalarda dikkatli, ama kendim ve başkalarının hayatına katkıda bulunacak harcamalar için cömerdim.
Bolluğu hayatıma çeker ve bolluğu oluştururum. Her an yaratıp-çoğaltan Tanrı’nın bu oyununa ben de katılmış olurum 
BAĞIŞLAMA
Kimse bana kötülük yapamaz ve beni üzemez, çünkü her şeyi ben seçiyorum
Bağışlıyor ve bırakıyorum. Anlıyor ve biliyorum. Kendi hayatımın yaratıcısıyım. Seçerek, planlayarak bu yaşamımı ve birlikte olacağım yol arkadaşlarımı seçtim. Annemi, babamı ve diğerlerini.
Benim için en faydalı sonuçları almak üzere ince planlar yaptım. Yüksek Benlik düzeyinde en uygun araçları yarattım. Benim hayat amacıma en uygun kişileri. Daha çok anlayış daha çok bilgelik daha çok sevgi, ifade ve özgürlük için. Bu amaç, bilinçaltımın derinliklerinde benim onu keşfetmemi bekliyor.
Her an, her deneyim bu planı açığa çıkaran bir kurgu aslında. Zafiyetimi güce, acıyı sevince, yenilgiyi yengiye dönüştürmek için.
Anlıyor, bağışlıyor ve teşekkür ediyorum. Bu hayatımı bu şekilde planladığım için kendimi kutluyorum ve sonra meleklere teşekkür ediyorum ve bütün bu olanakları bana koşulsuz sunduğu için Tanrı’ya.
Bana sevgisini sunmayanlar içimdeki sevgiyi, beni onaylamayanlar kendimi keşfetmeyi, beni anlamayanlar ifade gücümü arttırmak için benimleydiler. Onlara teşekkür ediyorum.
Bu rolü onlara ben vermiştim. Onlar da benle oynamayı istediler. Beni üzen, beni yoran, bana haksızlık eden, beni aldatan insanlar yapabileceklerinin en iyisini yaptılar. Daha fazlasını ve daha başkasını yapamazlardı. Zaten ben onları bunun için seçtim. Ben de  yapabileceğimin en iyisini yapıyorum. Bağışlıyor ve teşekkür ediyorum.
Aynı sahneyi paylaşan oyuncular gibiyiz onlarla. Şimdi bu anlayışımdan doğan ışığı onların varlığına gönderiyorum. İhtiyacım olan bütün kaynakların kendi içimde olduğunu kabul ediyorum.
Onları kullandıkça başka insanlara duyduğum bağımlılık kayboluyor ve ben onlarla gerçek bir sevgiden beslenen gerçek bir ilişki kuruyorum.
Hayatımın efendisi olduğumu biliyorum. Mutluluğu, kendimi ifade etmeyi seçiyorum.
Her düşüncemin, her davranışımın hayatıma şekil veren araçlar olduğunu bilerek yaşıyorum.
Hayatımla inançlarım arasındaki birebir ilişkiyi biliyorum. Bu yüzden dikkatli, özenli ve düşünerek yaşıyorum.
Konuşurken yaratıyorum. Ve eylem halinde gelecek şekilleniyor.
Beni güçsüz bırakan ve sınırlandıran bütün inançlarımı bir bir değiştiriyorum. Yerine beni geliştiren, büyüten inanç ve düşünceleri koyuyorum.
Mazeret aramadan, ertelemeden ve küsmeden devam ediyorum yoluma.
Hayatımın bütün olaylarının ve hayatımdaki insanlarla yaşadıklarımın gerisindeki anlamı bir bir çözüyorum. Orada benim asıl hayat amacım gizli. Ben bu amacı gerçekleştirmek için geldim.
Kimse beni kıramaz, üzemez ve kötülük yapamaz, eğer ben izin vermezsem.
Şimdi gücümü kabul ediyor ve ele alıyorum.
DEĞİŞİM
İlerlemem gerektiğinde değişmem de gerekiyordu. Her değişim bir tür ölümdür ve hiç kimse değişmeden duramaz.
Bütün evren her an yok olur ve sonra yeniden değişerek var olur.
Ben de değişirim. Her an, her soluk alışımda. Hiç bir zaman bir önceki solukta olduğumda kişi olmam.
Hayatın akışına uyum sağlayıp onunla birlikte akarken, hep yenilendiğimi ve olgunlaştığımı bilirim.
Hem hep aynı kalırım, hem de hiçbir zaman bir önceki gibi olmam. Her şey beni değiştirmek için vardır. Ciğerlerime dolan hava, attığım adım, okuduğum kitap beni değiştirir. Eşim beni değiştirir, çocuğum, arkadaşım ve yabancı sandığım kişiler beni değiştirirler.
Ay beni değiştirir, güneş beni değiştirir. Onlar beni değiştirirken, ben de onların değişimine katkıda bulunan milyonlarca etkiden birini yapmış olurum.
Hepimiz birbirimizi değiştirir ve değişiriz. Bu ne güzel bir danstır. Ve ne güzel bir armoni!
Değişerek aynı kalmanın sırrını hissettikçe, boşluğun ve belirsizliğin rüzgarına kendimi bıraktıkça, hayatın beni götürdüğü her anda yeni şeyler bulurum.
Her köşede bir sürpriz, bir hediye ve bir heyecan beni bekler. Bu değişim içimi ürperttiğinde ve karanlık boşluğa gözlerimi dikip öylece baktığımda yine de bilirim ki, yolumu aydınlatacak bir ışık çıkacaktır bir yerlerden.
Zamanın akışı beni kendi gerçeğime, zamanın içinde gizli duran gerçeğe götürür.
Değişimi severim ve değişerek olurum her an. Önümü göremediğimde, bastığım yeri bilemediğimde yürürüm yine de, gözlerim karanlığa alışıncaya kadar ilerlerim.
Bilirim ki ortalık aydınlandığında ve karanlık dağıldığında, yepyeni bir görüntü bütün berraklığıyla ortaya çıkacaktır.
Değişirken sınırlarımı zorlamak ve kendimi esnetmek zorunda olduğumu bilirim. Konfor alanlarımdan dışarı çıkmak beni zorlayabilir.
Ama sürecin sonunda alacağım ödülün, değişim sırasında çekeceğim sıkıntılara değeceğini bilirim.
DİKKAT ve HAFIZA
Belleğim sonsuz, dikkatim keskindir.”
Gördüğüm, okuduğum ve dinlediğim her şey sonsuz belleğimde depolanır. İstediğimde bunları birer birer hatırlarım.
Bilinçaltımın sonsuz saklama gücü, bütün bilgileri kaydetmek yeteneğine sahiptir. Saniyede milyonlarca veriyi yükler bilinçaltım. Ben de bunları ihtiyaç duydukça hatırlarım. Sesleri, renkleri, sözcükleri, onların  anlamlarını ve diğer milyonlarca detayı.
Hatırlarım açık ve berrak bir biçimde hatırlamak istediğim her şeyi. Bildiğim ve öğrendiğim şeyler düzgün, ilişkili ve anlamlı bir biçimde saklanırlar.
Bilinçaltımda, her şeyi bir başka şeyle ilişkilendirdiğimde hatırlama çivileri vardır. Biri diğerini hatırlatır bana, o da diğer bir başkasını.
Hatırlarım açık ve berrak bir  biçimde. Bir şeye baktığımda bütün renkleri en ince detayına kadar fark edebilirim. Ve bütün sesleri en ince ayrıntısına kadar.
Baktığım şeye bütün varlığımla bakarım. Yaptığım şeyi bütün varlığımla yaparım. Her anımı ibadet eder gibi yaşarım.
Ben dinlenirken, uyurken, günlük işlerimi yaparken bilinçaltımdaki bilgiler işleniyor olurlar en mükemmel bir şekilde  ve kendiliğinden. Onlar üzerine düşünmediğim zaman bile aslında düşünmüş olurum. Eğlenmeye ve dinlenmeye zaman ayırırım. Yaptığım işi keyif ve neşeyle yaparım. O zaman zihnim tamamen açılır. Bütün kapasitesiyle ortaya çıkar.
Öğrendiklerimi içselleştirmek için başka şeyler yaparım. Keyifli şeyler. Bir süre sonra dönüp baktığımda, gerçekten öğrenmiş olduğumu fark ederim.
Çok şeyi öğrenirim. Bazı şeyleri iyi yapmak için. Bu yüzden ihtiyacım olanları  hatırlarım kolayca. Diğerlerini ise, her an hatırlamam gerekmez.
Sadece yapabildiğimi en iyi şekilde yaparken, başka bir şey için kaygı duymadığımdan, yaşadığım ana odaklanmak benim için çok kolay olur.
Öğrenmek, anlamak, bilmek ve hatırlamak ve sonra bunlar  hayatımda daha çok başarı ve mutluluk ve de hizmet için kullanmak bana müthiş bir keyif verir.
Bir şeyi öğrenirken gevşek, neşeli ve rahat olmam zihnimi açar ve genişletir. Tüm kapasitesiyle kullanıma hazır hale getirir.
Hatırlarım açık ve berrak bir biçimde hatırlamak istediğim her şeyi.
SEVGİ
Sevgiyi öğrenmek için buradayım. Ve bu, hayatımın en keyifli ve en zarif işidir.”
Sevmek benim dinimdir. Sevmek, kendim olmanın en geniş ifadesidir.
Ve sevmek, olmak zorunda olduğum şeydir. Çünkü ben sevgiyim. Kendime tüm kaynaklarımı kullanmak için izin verdiğimde ve bunları ortaya çıkarmaya çalıştığımda, sevdiğimi bilirim.
Gözlerime baktığımda, orada Yaratan’ı görürken sevdiğimi bilirim. Ve başka insanların gözlerinde aynı şekilde.
İnsanların günlük dünyasal kimliklerinin ötesinde Tanrısal bir benliğe sahip olduklarını biliyorum.
Başka insanların seçimlerine saygı duyduğumda sevdiğimi bilirim. Onların yanlış yapma hakkına sahip olduklarını bildiğimde ve herkesin kendi özel tekamülü yolunda ilerlediğini bildiğimde sevdiğimi bilirim.
Kendime özen gösterdiğimde,  ne kadar özel ve biricik olduğumu hissettiğimde sevdiğimi bilirim.
Değişmek için ve gelişmek için çaba gösterdiğimde. Asla umutsuzluğa kapılmadan hep iyiyi beklediğimde ve en iyiyi gerçekleştirdiğimde, kendi eylemlerimin ve düşüncelerimin sorumluluğunu aldığımda sevdiğimi bilirim.
Hayatımın sorumluluğunu aldığımda. Ve başkalarının da bu sorumluluğu almaları için desteklediğimde.
Zamanı çok iyi kullandığımda sevdiğimi bilirim. Zamana ne kadar neşe, huzur, öğrenme, kahkaha ve hizmet sığdırırsam, o zaman o kadar çok sevgide olurum.
Hayatımın bütün mucizelerini görebildiğimde ve onları kullandığımda ve hayatın aslında bir mucize olduğunu hissettiğimde ve hayatı bir mucizeye dönüştürürken, güçsüzü koruduğumda, onların ihtiyaçlarını karşılamak için bir şeyler yaptığımda, sevdiğime sevdiğimi söylerken bilirim ki, bu sevgidir.
Gözyaşlarıyla severken bilirim ki, bu sevgidir. Kimseyi kırmadan ve kırılmadan yaşamayı becerdiğimde bilirim ki, seviyorum.
Hatalarımı fark ederek ifade ettiğimde ve özür dilediğimde. Kimseyi dışlamadığımda.
İyiyi ve güzeli istediğimde ve onu elde etmek için çalıştığımda, gerçekten sevmek için buradayım. Sevgiyi öğrenmek için.
Öyleyse hayatım sevgi içindir.
Sevgi, benim aklımı açar, genişletir. Yaratıcılığımı ortaya çıkartır. Sevmek öncelikle benim için iyi bir şeydir. Ve sonra başkaları için de.
Sevgi, ben ve başkası ayrımının yüzeysel bir değerlendirme olduğunu bilir. Ve ben de bunu biliyorum.
Bulunduğum yere sadece güzellik, neşe ve anlayış götürüyorum.
Ve her olaydan ancak en üstün faydanın sağlanabileceğini biliyorum. Hayatın sonsuz zekasına güveniyorum.
Her zaman ve sık sık kendi içsel kaynağıma dönerim. Oradan da sevgi kaynağına ulaşır ve beslenirim.
Sevdiğim işleri yaparak ve gurur duyacağım bir hayatı yaşayarak. Her zaman sıcak, samimi ve dürüstüm.
Ben sevginin ta kendisiyim ve kendimi tam olarak ifade ettiğimde bilirim ki, seviyorum.

PARA
“Parayı seviyorum, hayatı sevdiğim gibi.
Özgürlüğü, gücü ve bolluğu seviyorum.”

Para, insanlara ve kendime duyduğum sevgi ve saygıyla, en iyi yaptığımı yaparken
yarattığım farkın karşılığıdır.

İşimle, bilgimle, yeteneğimle insanlara yaptığım katkının en güzel karşılığı.

Para bütün bunları hissettiğimde bana gelir. Ve bütün bunları hissetmek sadece benim elimdedir.

Hayatı bütün sadeliği ve muhteşemliğiyle yaşamak için. İnsanca yapacağım her iş için.

Eğlence, dinlence, yardım ve günlük ihtiyaçlarımı en iyi şekilde karşılamak için.

İşlerimi geliştirmek ve tasarılarımı gerçekleştirmek için para en değerli araçtır. Onu seviyorum. Hayatı, kendimi, insanları, çalışmayı, düşünüp üretmeyi sevdiğim gibi.

Yaptığım işten bolca para kazanıyorum. İşimi bütün kalbimle, ruhumla, aklımla yapıyorum.

Ve ben işimi çok iyi yapıyorum, büyük bir keyif ve dikkatle. İbadet eder gibi.
Ve karşılığında bolca parayı kendime çekiyorum.

Yaptığım işi, bulunduğum anı ve karşıma çıkan insanı seviyorum. Ve bütün
bunlara değer veriyorum. Değerli olduklarını bilerek. Ve değer üretiyorum.

Ve para kazanıyorum. Bolca ve bereketli paralar.

Elimdeki her bir lira on lira gibi değerleniyor. Ve bin lira on bin gibi.

Asla haksızlık yapmadan keyifle kazanıyorum ve sevinçle harcıyorum.
Para sevgidir ve ben parayı seviyorum. Paramı çok dikkatli harcıyorum.
Hesap ederek, gereksiz harcamalar yapmadan, gösterişe ve aşırılığa kaçmadan.

Mutlu olmak, mutlu etmek için. İnsanca yaşamak için. Para harcarken hep Tanrı’ya teşekkür ediyorum.

Kazandığım paradan mutlaka ihtiyaçta olanlara, belli miktarda gizlice veriyorum.
Çünkü biliyorum ki bu, onların hakkı. Hiç tanımamış olsam da. Bana yardım
etmemiş olsalar ve yardımları dokunmayacak olsa bile.

Bilirim ki, ben karşılığını almayı düşünmeden kendimdeki İyiyi vermeyi bildiğimde,
hayat da bana hep en iyiyi verir. Bu, hayatın döngüsüdür. Bu, hayatın alma ve verme döngüsüdür ve ben vererek, bu döngüye katılmış olurum.

Zaten ben asla yoklukta olamam. Çünkü benim varlığım, bütün varlıkların temelinin bulunduğu yerdedir her zaman.

Çünkü Tanrı benim rızkıma kefil olmuştur. Bu O’nun sözüdür. Ve ben ona güvenirim.

Bolca kazandığım paranın bir kısmını biriktirir, bir kısmını verir, bir kısmını yatırıma dönüştürür ve bir kısmını da neşeyle harcarım.

Parayı severim, hayatı sevdiğim gibi. O bana hep akar gelir.
Bir ırmak gibi bolluk ve bereket seli.

Emeğimin karşılığını mutlaka alırım. Emeğim kutsaldır ve karşılığı da. Kimsenin benim emeğimi çalmasına izin vermem. Bu, öncelikle onların iyiliği içindir. Böylece onların haksızlık yükünü sırtlarına vurmamış olurum. İhtiyaçta ve zorda olanlara kendiliğimden sevgiyle veririm.

Zenginlik ve bolluk, hayatımın her anı için en büyük gerçektir.
Zenginlik hayatın gerçeğidir.

Her zaman yaptığım şeyi daha iyi yapmak için, daha çok öğrenmek ve
hizmet etmek için yeni yollar, çareler ve buluşlar yaparım.

Keyifle ve neşeyle çalışırım. Çalışmak benim en büyük eğlencemdir.

Hayatıma her an bolca para akar ve ben bu parayı sadelik ve sükûnetle kullanırım.
Ve sonra başkalarının da bolluk bilincine ulaşmaları için çaba gösteririm.

Biz topluca bolluk ve bereket içinde ve sadelikten ayrılmadan sükûnetle
yaşadığımızda, Tanrı’nın muradı yerine gelmiş olur.

Çünkü Tanrı bütün hazineleri yaratandır ve bizim onlardan faydalanmamızı ister.


Para sevgidir ve ben hayatı seviyorum
 ÖLÜM
“Bir anda hem varolan, hemde yok
olan şu dünyada…”
Ömer Hayyam

Ölüm, ruhun özgürlüğüdür.
Bir dinleniş ve huzurdur.

Aslında hayat ebedidir ve ölüm,
sadece bedene ait bir gerçektir.
O bile bir süre sonra dağılıp-çürüyerek
başka bedenlerde yaşamaya devam eder.

Ölüm hayatın sürekliliğinin ta kendisidir.
Ve değişimin yasası.

Hayatın her anı küçük bir ölümdür aslında.

Madde, bir anda varolup kaybolan enerji
paketçiklerinin gösterisinden başka
bir şey değildir. Böylece onlar var olmaya
devam edebilirler. Çünkü her yokluk anı,
aslında varoluşun kaynağıdır.
Ölüm de bunun gibi yaşamın kaynağıdır.

Hayat hep küçük ölümlerle sürüp-gider.
Aslında doğmak, bir anlamda çocuğun
anne rahminden ölümüdür.
Her bir kopuş ölümdür.
Ve her ölüm bir yeniden doğuş.

Ama ben kopup-ayrılmazsam büyüyemem.

Annemden koparım, ailemden koparım,
arkadaşlarımdan koparım. Her bir kopuştan
sonra yeni bir yere doğarım.

Ve her bir kopuş, bana büyümek ve
sevdiklerimle daha yüksek bir boyutta
bütünleşmek şansını verir.

Ve birbirlerini sevenler bütün mesafelerden
ve zamandan bağımsız olmak üzere hep bir
aradadırlar. Sevenler asla ayrılmazlar.

Ve her bir ölümü biz isteriz.
Daha da büyümek için. Daha çok hayat,
daha çok ışık, daha çok huzur ve genişleme için.
Ölümün zamanını ve şeklini de
bize en uygun şekilde tayin ederiz.

Ve ben her gün yeniden doğuyorum.
Hep böyle yaptım. Her anımı en güzel
Bir biçimde yaşayarak sonsuzca
yaşamaya devam ediyorum.

Hayatın tadını çıkararak varoluyorum.
Hayatımı bir destan gibi yaşadığım için,
ölüm de benim için bir ağıt değil,
bir kutlama şarkısıdır.

Çünkü ben bedenim değilim.
Ben ölümsüz ve sınırsız bir ruhsal varlığım.
Sevdiklerimin gözlerinde gördüğüm ışıktır
benim onlarda sevdiğim şey.

Bedenlerinde parlayan enerji!
Ölümsüz olan odur işte.

Yaşadığım her deneyimden bana
kalandır hep kalacak olan.
Diğerleri beni yolda bırakırlar.
Onlara ihtiyacım kalmayacağı için.

Bedenimi severim, çünkü ruhumun
barınağıdır. Hayatımı severim, ruhumun
isteklerini oluşturabildiğim için.

Ölümü kutsal bilirim, hayatı
bildiğim gibi. Hayatı severim,
ölümü sevdiğim gibi.

Hep canlı kalmak ve hayatta olmak
bedenimin kodlamasıdır.
Benim görevim budur.

Ve bu görevi en iyi şekilde yerine getiririm.
Ama gitme vakti gelince, son sözü ruhum söyler ve
bedenim de onu saygıyla dinler.

Ve ben şimdi sımsıkı yaşama sarılıyorum.
Her anını bir şükür, sevinç ve
yaratma şarkısına dönüştürerek.

Ve bu yüzden tam bir güven ve
cesaretle ilerliyorum.
Ölümsüzlerin güveni ve cesareti ile.

Ve hayat amacımı gerçekleştirmek için
hayata sımsıkı sarılıyorum

SINAV
“Her sınav, bir meydan okuyuştur.”

Hayat sınavlarla doludur, bu da onlardan biri. Ve ben bu sınavda bütün
bilgilerimi rahatlıkla ve keyifle kağıda döküyorum.

Her bir sınavda gücümü ve bilgimi ölçerim, ama kişiliğimi ve değerimi değil.

Hayat aslında birbirini takip eden bir sınavlar dizisidir.
Örneğin ilk kez yürümeye başladığımda, attığım ilk adım hayatımın en
önemli başarısıydı.

Ama bu şimdi, benim için çok doğal bir yetenek haline geldi. Sonra okumaya başlamak.
Çarpım tablosunu ezberlemek ve diğerleri. Hepsi birer sınavdı ve ben, her sınavdan
daha büyümüş ve gelişmiş olarak çıkarım. Bu sınav da aynen öyle olacak.

Ben parlayan bir yıldız gibi diğer sınava girenlerin arasından fark ediliyorum.
Orada ışıkların altında. Belirgin ve dikkat çekici bir yıldız olarak.

Sınava girdiğim andan itibaren, kalemi elime aldığımda öğrendiğim bütün bilgilerin istediğim her an orada ve aklımda olduğunu bilirim. Öğrendiğim her şey; sayılar, isimler, formüller hepsi. Yeri geldikçe ve ihtiyaç duydukça birer birer aklıma gelirler.

Sınav sırasında dingin, ama uyanık bir zihinle ve müthiş bir enerjiyle çalışırım.
Birikimlerimi ve yeteneğimi kağıda dökerim. Aklımın bütün kapasitesi o anda, orada işlemektedir.

Hatırlıyorum aklımın öyle mükemmel çalıştığı anları. Aydınlık ve berrak,
süratli ve yaratıcı. Soruların yanıtları nasıl birden kafamda çakıvermişti.
Yine öyle olacak o geçmişteki anlar gibi.

Ve sonra kendimi görürüm. Amaçlarına ulaşmış, hedeflerini tutturmuş, başarılı ve mutlu bir kişi olarak. Orada sevinçle yumruğunu kaldırmış dururken.

Üniversiteden mezun olduğum gün kepimi havaya fırlatırken. Sevinçle bağıran sesimi duyarım, ailemin ve arkadaşlarımın gülümseyen yüzlerini görürüm ve yüreğimde hissettiğim o coşku ve heyecanı.

Sınav sırasında sanki zaman bana uyar, benim en rahat biçimde soruları yanıtlamam için beni bekler. Ben süratli, ama sakin bir şekilde bildiklerimi kağıda dökerken en iyi sonucu alacağımı bilirim.

Hayat birçok sınavla doludur. Bu sınav, onlardan sadece bir tanesi. Diğerleri de kendi  önemleri için çok önemliydiler, bu da öyle.

Oysa benim değerim, varlığım ve kişiliğim bütün bunların ötesinde, bütün ihtişamı ve orijinalliği ile her zaman öylesine parlar.
Kuantum Olumlama “Konuşurken Yaratmak” 
                                                         R.Şanal